2 Eylül 2016 Cuma

DİLE GELMEMİŞ ZOR ŞİİR

dile gelmemiş zor şiir
Sana en güzel şiirlerim feda olsun,
En güzel şarkılarım da,
En güzel anlarım, anılarım da...
Seni anlatmak ve yazmak çok zor... 
Ne diyeyim, nasıl edeyim de
Kelimeleri, incitmeden sana şiir yazayım diye
Geceleri de gündüzleri de düşündüm döktüm
Kalemler, kelimeler aciz
Ben aciz kaldım…
Sanki lâl kesildi dilim, dudaklarım...
Seni en güzel yerimde saklarım;
Yazmak değil sorunum, nasıl yazmak
Hani acıyı tarif edemezsin de sadece “acıyor” dersin ya
Benimki de o hesap...
Seviyorum ama nasıl?
Sevdiğimi nasıl anlatayım?
Keşke anlatmak kolay olsaydı o kadar
Ve saçının her teline bir mısra
Her tutamına bin şiir yazsaydım...
Gözlerine, bakışlarına, dudaklarına ayrı şiirler yazabilsem
Ellerine, parmaklarına ayrı şarkılar besteleyebilseydim...
Edana endamına ayrı destanlar yazabilseydim...
Sana hiç okunmamış şiirler yazabilseydim keşke…
Hiç duyulmamış kelimelerle hem de…
Yakası açılmamış gömlekler,
Mühürlü mektuplar gibi...
Hiç açılmamış, bakılmamış, okunmamış…
Sadece sana has, sana özel, sana mahsus...
Üşümüş kelimeleri ısıtarak,
Yorgun kavramları dinlendirerek
Ve onları gönül semaverimde demleyip
Sıcak şiirler haline getirebilseydim…
Ve sana, “al, işte şiirin;
Al, sadece sana özel bunlar…”
Yeni yazıldı daha sıcacık, tazecik…
Diye sıcak bir çay ve
Dumanı üstünde taze simit gibi ikram edebilseydim...
O zaman sitem etmezdin umarım
“Bana yazmadın” demezdin,
“Ben senin özelin değil miyim? ”
“Şiir yazdıracak kadar sevmedim mi seni? ”
“Aramadım mı karda kışta, baharda yazda…” demezdin...
Ama ben; talihsiz ben, duygusuz ben...
Ben sana ne kadar dolu duygularla baksam da
Sımsıcak duygularla gelişini, mesajını beklesem de
Sanki bir şey eksik gibi hep...
Yerine oturmamış gibi içimde taşlar,
Yerinde değil gibi kalbim, ruhum, aklım...
Ve sen, sanki her an uçup gidecek bir kuş gibi,
Bir muhabbet kuşu gibi duruyorsun dalımda;
Ürkek, emanet, güvensiz ve tereddütlü...
Neden gül dudaklım?
Ahu gözlüm…
Asil soylum,
Güzel huylum...
Neden?
Sen benim geç bulduğum mutluluğum
Dokunamadığım hayallerim,
Yoramadığım düşlerim gibisin...
Kavuşamadığım maralım, dilberimsin...
Belki şimdilik öyle ama
Olsun, en azından şimdilik...
Bedenen olmasa da ruhen benimsin...
Eksik olan neydi,
Yerinde olmayan nedir?
Belki buydu işte…
Belki de tam benim olamayışın
Bana veremeyişin kendini,
Beni saramayışın dolu dolu...
Ruhumun derinliklerine inip
Kutsal hazinenin kapağını açamayışın…
Sana şiir yazmak zor mu zor...
Hem de çok zor…
Ferhat’ın dağları delmesi gibi zor!
Çölde zıplayıp uçuşan yağmur taneleri,
Dağlarda seken ceylanlar gibi ürkek kelimeler...
Tıpkı onlar kadar kakarsız mısralar…
Dedim ya, yakalaması zor seni işte...
Zor… Zor… Zor…
“Hayır” deme lütfen…
İnanmıyorsun belki ama
Bir de bana sor...

Hiç yorum yok: